Bir Memleket Türküsü, Dudağımda…

Yaz döneminin tüm sıcaklığını tenimize kazımasıyla daha bir ateşlenen gurbetlik durumu memlekete olan özlemi çekilmez hale getiriyor. İçerisindeyken belki surları aşıp dış dünyayla olmak istese de insan, uzak doğuda (güneydoğu) tüm yakarışlar bir kaysıyı dalından yemeğe, Pınarbaşı”nda piknik yapmaya ve serin Fırat sularında balık tutmaya olan özlemi dile getirir.

“Malatya eline serin dediler
Kerneğin gölüne derin dediler
Gelenden geçenden o yari sordum
İkindiye kalmaz gelir dediler”

Binlerce türkü arasından belki birisi… Ömr-ü hayatımın ilk 20 yılını eksiksiz yaşadığım şehrimde bir çok sırrım var ve her biri hatıra karelerine işlemiş dakikalarım. Son yıllarda bir vefasız evlat oldum belki de. Dalından kaysı koparmayı özledim. Hatta kayısıların tadını… Yeşilyurt kirazı, Arapgir  üzümü, Hekimhan cevizini…

Soluk hatıralar arasında yer edinen köyüm.(Aksütlü Köyü) 5 yıldan fazladır görmedim ve belki bir daha görmem nasip bile olamayacak. Sular altında kalmak için şafak saysa da damlarında koşuşturduğum, at binip tüfenk kuşandığım o köye bir vefasızlık demindeyim.  Dağlarında kenger kanatırdık ve kuş üzümü ağaçları vardı… Sarı, kırmızı güllerin donattığı çalılıklar, böğürtlen ağaçları… Büyüdükçe yapay bir dünyaya mı açılıyoruz acaba? Nasıl yetiştirildiği belli olmayan meyveler, şekilleri mükemmel ama kokusuz sebzeler… Hiç bir hatıra karesinde bunları hatırlamıyorum şimdi. Bostanlar dolusu sebzeler , karpuz, kavunlar; metrelerce öteden alırdık kokusunu. Büyük şehirler bizlerden neler çalmış da haberimiz yok!

“Malatyanın karşısında
Sular akar çarşısında”

Memleket türküleri dudağımda… Binlercesi, Teslim Budak”tan Pehlül Alkan”a Süleyman Yücedağ Mehmet Balaban”a… Belki de yaz güneşinin yakıcılığında serin bir dost nefesi (eskilerden) arayışı bu bağlılığın sebebi. Hem zaten her bir türkümüzde bize bizden bir parça yok mu? Kim var yakınımda bana “Hadi gidek” diyen? Hani nerde ayahcağ? “Bıldır bastık yedik” dediğimde kim anlar? Kızına “Töremiyesice” diyen komşum Fatma Teyze”yi nasıl bulurum burda? Demem o ki dostlar, demem o ki, binlerce güzel hatıra yıllanıp gider zihnimde. Yüreğimi sızlatır bazen, bazen bir umut nedeni yaşam kavgasında yenilmemek için. Tüm bunlarsız yaşamaya alışan beden nasıl hayata karşı koymasın ki?

Bir ay doğar ilk akşamdan geceden, neydem neydem geceden
Şavkı vurur pencereden bacadan
Dağlar gışımış, yolcu m”üşümüş, nasıl eden ben
Uykusuz mu kaldın dünkü geceden neydem neydem bacadan
Uyan uyan yar sinene sar beni”

Uyan, uyan Malatya’m sinene sar beni. Haylaz bir çocuğum ben. Durdurulamaz düşüncelerim, durmayı bilmeyen ayaklarım sensiz gidemez. Fırat”tan bir katre serin su yüreğime serpmenin vakti gelmedi mi? Yaz güneşi yakar oldu bu şehirde. Evladını bu mezalim Urfa”nın elinde mi bırakacaksın? …

Kategoriler:   Kalemin Raksı

Yorumlar

  • Gönderildi: Eylül 4, 2021 09:14

    Latife Koç

    Okurken ağladım...kalemine yüreğine sağlık Emrahcigim