SUS!
Sus!
Gözlerin isyanın renklerini taşır ve aldatmanın ıslaklığını… Anlamsız bakışlarının ardına sakladığın o dişi köpeği artık ortaya çıkar. Korkunun zamanı bitti, zaman gerçeğin…Sus! Lahuti sesindeki şeytani cümleleri kendine sakla! Yeter bu kadar. Sana aidiyetimin son mısralarının yazılmasını gösterir yelkovan.
Ben…
İçine gömüldüğüm düşüncelerle sürüklendiğim yön belirsiz. Cevapsız sorular sürekli beynimde çarpıntılara gebe… Ellerimi açmış, yüreğimi kapatmışım. Sitemin ellerinde arsız bir çocuk, tedirgin bir genç ve unutulmuş bir ihtiyar… Bir ses, aşina bir ses bir yerlerden sürüklenip de paslanmış duyularıma ihtiyaç duyduğu ilahi dokunuşu işlemedikçe ne çarpıntılar son bulur ne de kimsesizliğin işlediği kaderimin düzensizliği değişir. Ben arsız bir çocuk, umutların kelimelere işleyemediği bir hayatın sahibi… Gözyaşlarımla yıkarken göğüs kafesimi, gençleşen bedenimde ölümün çizgileri belirginleşir…
Beklediğim, tüm cevapsızlarıma cevap ol artık ve umutlara giden yol… Unutulmak artık ölüme gebe… Genç ruhumdan çıkar artık ölümvari isyanları. Yaşlı ruhum sana umutsuzluğu yaşamadan….
Ve sen Sus!
Sokakları titreten uluman bitsin artık. Sana aidiyetimin son mısralarının yazılmasını gösteriyor yelkovan. Tedirgin düşler artık son bulmalı,sessizliğinle…
Kategoriler: Kalemin Raksı